O cinayet şüphelisi hakim karşısına çıktı

Fethiye'ye 18 Haziran 2018 tarihinde tatile gelen ve eşi ile birlikte Kelebekler Vadisi manzarasında fotoğraf çektirirken 300 metrelik uçuruma düşen 7 aylık hamile 32 yaşındaki Semra Aysal'ın ölümünden sorumlu tutulan eşi Hakan Aysal (40) şüpheli bulunarak tutuklanmıştı. Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakkında kasten öldürme, canavarca hisle ya da eziyet çektirerek öldürme, tasarlayarak öldürme, eşi kasten öldürmek ve gebe olduğu bilinen kadını öldürme suçu nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açılan Hakan Aysal, ilk kez hakim karşısına çıktı. Hakan Aysal suçlamaları kabul etmediğini söylerken, maktule Semra Aysal'ın ağabeyi şüpheler arttıkça araştırmaya başladıklarını sonunda suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.

PAYLAŞ
Youtube Kanalı VİDEO
Son Dakika 48 - Son Dakika 48

Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanık müdafi Avukat Mehmet Buğra Çiçek, müşteki Nayim Yolcu ile vekili Mehmet Kerem Özgen katılırken; tutuklu sanık Hakan Aysal ise Kocaeli 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nden SEGBİS üzerinden katıldı. Sanık Hakan Aysal duruşmada aylık 10 bin TL kazancı olduğunu, kardeşi ile perde işi yaptığını ifade ederek; savunmasını oldukça soğukkanlı biçimde gerçekleştirdi. Hakan Aysal savunmasında eşi ile 2016 yılında tanıştığını, bir yıl boyunca görüştüğünü, daha sonra anlaşarak evlenme kararı aldıklarını, 28.10.2017 tarihinde evlenip balayı için Fethiye’ye geldiklerini anlattı. Burada bir hafta tatil yaptıktan sonra döndüklerini söyleyen Hakan Aysal, “İlk geldiğimizde eşimle hem dalış yaptık hem de yamaç paraşütü ile atladık. Olay tarihinden önce Kuşadası’na gitmiştik. Fethiye Ölüdeniz’de ikamet eden ağabeyimi ziyaret etmek maksadıyla bir günlüğüne Fethiye’ye uğradık. Amacımız bir gün kalıp dönmekti. Bayram münasebetiyle kaldık. Planlamamızda eşim otobüsle İstanbul’a gidecekti. Ben İzmir’e dönecektim. Biletlerimizi de almıştık. Hareket saatimiz de 20.00 civarıydı” dedi. 

SANIK OLAY ANINI ANLATTI 
Olay günü ağabeyinde kahvaltı yaptıktan ve birkaç yeri gezdikten sonra Kelebekler Vadisi’ne gittiklerini; daha önce de geldikleri için çok sevdikleri yer olduğunu belirten tutuklu sanık Hakan Aysal, “Burada uzun bir süre oturmamızın sebebi ise otobüs hareket saatine kadar zaman geçirmekti. Bir de geleceğe yönelik planlarımızı konuştuk. İzmir’e yerleşme planlarımız vardı, ondan bahsettik. Birçok fotoğraf çektirdik ve onları paylaştık. Daha sonra eşim telefonunu çantasına koydu. Uzun bir süre kullanmadı. Telefonunu da çantaya koyup, bir çalılığın altına bıraktı. Ben telefona ve çalılığa daha yakın kısımdaydım. Eşimin oturduğu yer ile düştüğü yer arasında tahminen 1,5-2 metre vardı. Benim bulunduğum yer ile telefonun olduğu yer arası tahminen 1,5 metre civarındaydı. Yan yana oturuyorduk. Eşim telefonu almak için kalkmaya yeltenince ben sen kalkma ben vereyim dedim. Ben kalktığımda o oturuyordu. Ben yüzümü telefonun olduğu çantaya dönüp eğildiğimde; telefonu ararken çığlık sesini duydum. Önce börtü böcek görüp, korkmuş olabileceğini düşündüm. O arada telefonu da elime almıştım. Çığlığı duymam ile geriye dönmem arasında 1-2 saniye geçmiştir. Döndüğümde eşim yerinde yoktu. Düştüğünü anladım. Uca doğru gelip, aşağıya baktım. Fakat hiçbir şey göremedim. Tek bir çığlık sesi duydum. Düşme sesi duymadım. Çanta elimde kala kaldım. Şok içerisindeydim. Yukarıya doğru koşup yardım istedim. Kimse ses vermeyince seyir tepesinde fotoğraf çeken insanlardan yardım istedim. O şok haliyle ağabeyimi, eşimin ağabeyini ve askerlik arkadaşımı aradım. Bayılmışım. Gözümü açtığımda hastanedeydim. Bana sakinleştirici vermişler” dedi. 

KIZLARINA İYİ BAKAMADIĞIMI DÜŞÜNÜYORLARDI 
Sanık Hakan Aysal sorular üzerine cenaze kalkmadan önce eşiğinin ağabeyi Nayim Yolcu ve akrabaları tarafından dövüldüğünü iddia ederek, “Ben hastanede verilen sakinleştiriciden dolayı soğukkanlı bir görüntüm olmuş olabilir. Kızlarına iyi bakamadığımı düşünüyorlardı. Beni dövdüler ve suçladılar. Fotoğrafları olay yerine gittiğimizde saat 13.00-14.00 arası çekinmiştik. Yine de saatini tam hatırlayamıyorum. 2008, 2009, 2010 ve 2013 yıllarında İstanbul Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne başvurum vardı. Fakat ciddi bir rahatsızlığımdan değil. Hem görme engelli olduğum için, bu sıkıntıları atlatabilmek adına engelli raporu almak; çocukluğumda yaşamış olduğumuz sosyalleşememe ve sessiz olma şeklinde problemlerimin çözümü için gitmiştim” dedi. 

KREDİLER İÇİN 
Tutuklu sanık Hakan Aysal, kendi ve eşi için çekilen krediler, hayat sigortası ve diğer konulardaki sorulara da şöyle cevaplar verdi; “Eşim evlenmeden önce nişanlıyken, kendi kişisel harcamaları için 14-15 bin TL kredi kullanmıştı. Evlendikten sonra yatırım amaçlı eşimin adına 30 bin TL kredi kullandık. Teminat amaçlı bankaya yatırdık. Eşim oğlumuzun olacağını bana müjdeleyince, 83 bin ya da 87 bin TL yine eşimin adına kredi çekip; üstüne de 36 bin TL nakit vererek arabayı aldık. Arabayı da eşimin üstüne yaptık. 2018 yılı Ocak ayında İzmir’de kurmayı düşündüğüm iş için 45 bin TL kredi çektim. Bu süreçte başka kredi çekmedim. Fakat evlenmeden önce çektiğim ve ödemeleri devam eden kredi ödemelerim vardı. Cenaze eve geldiğinde 20.06.2018 tarihinde kredi kartımdan yatırılan bireysel emeklilik ödemesi benim daha önce bu konuda ödeme talimatı vermemden dolayı banka tarafından resen yapılan kesintidir” dedi. 

Hakan Aysal hayat sigortası ile ilgili soruya ise “O tarihte bu ödemeyi fiilen yapmadım. Evlilik öncesinde bankaya gitmişken, extrem sporlar yaptığımı banka görevlisi duyunca; bu sigortayı tavsiye etti. Bana da cazip geldi. Daha sonra eşime de aynı sigortayı yaptık. Benim başıma bir şey gelirse sigorta ücretinin benim yasal mirasçılarıma, eşimin başına bir şey gelirse sigorta bedelinin sadece bana ödenmesi şeklindeki sözleşme hükmünü ben hatırlamıyorum. Hatta bunu sonradan öğrendim. İşlemleri ben takip ettiğim için bu şekilde yazılmış olabilir. Burada banka görevlileri sorumludur. Bilgim yoktur. Eşime ilişkin poliçeyi banka görevlisi doldurdu. İmza için eşime götürdüm, o imzaladı. Banka görevlisine teslim ettim. Poliçedeki imza eşime, yazılar ise banka görevlisine aittir. Ben extrem sporlarını 2014-2015 yıllarından bu yana yaparım. Evlendikten sonra geride eş ve çocuk bırakacağımı düşünerek, bu şekilde hayat sigortası yaptırdım. Sigortayı düşünerek yapmadım. Ayrıca hastalık ve kaza gibi durumları da içeriyordu. Zaten o zamanlarda ticaret ile uğraşıyordum. 4 bin TL’lik ödemesi beni zorlamadı” dedi. 

VERASET İLAMINI KENDİM ALMADIM  
Tutuklu sanık Hakan Aysal, vefatından sonra veraset ilamını kendisinin almadığını ifade ederek; “Eşimin ailesine miras ile ilgili talepte bulunmadım. Eşime, ölen babasından kalan evdeki bana düşen payı da ben imzalamam gereken bir şey varsa imzalayayım, size kalsın dedim. Eşim öldükten sonra bana mirasın tamamı değil, yarısının kaldığını duyunca bir şaşkınlık yaşadığım doğrudur. Fakat bu konuda aileden bir talebim olmamıştır. Eşim ve ailesi ile aramda mal paylaşımına ilişkin bir sıkıntı yaşandı. Yine eşimin ölümünden beni sorumlu tuttular. Ben de bu süren daha fazla uzamaması için bu tür işlemlerin bir an önce bitirilip, herkesin kendi yoluna gitmesi şeklinde beyanım olmuştur. İşimi o dönemde kurmuştum. Benim yaptığım extrem sporlarına ilişkin düzenli olarak katıldığım kulüp veya organizasyon ya da aldığım bir ödül yoktur. Bunu bireysel ve amatör şekilde yapıyorum” ifadelerini kullandı. 
ŞÜPHELERİMİZ ARTTIKÇA HAKAN’I UZAKLAŞTIRMAK İSTEMEDİK 
300 metrelik uçuruma düşen ve hayatını kaybeden 7 aylık hamile Semra Aysal’ın ağabeyi Nayim Yolcu, sanıktan şikayetçi olduğunu belirtip; “Hakan benim kız kardeşimin arkadaşının ağabeyiydi. Kendisini doğrudan tanımıyorduk. Kardeşim Hakan ile ilgili konuyu açtı. Onunla evlenmek istediğini söyledi. Kardeşim çeyizi hazırdı. Bize ölüm haberini Hakan söyledi. Semra düştü dedi. Semra ile o gün içinde konuşmuştuk. Hamilesin buralara çıkma demiştik. Bu olaydan bir hafta önce de hamile vaziyette bize geldi, mangal yaptık. Hamileliğinin son aylarında olduğu için zor oturup kalkıyordu. Araca binerken ve merdivenlerden inerken zorlanıyordu. Muğla’ya ATK önünde geldiğimde aracın içinde oturuyordu. Bana doğru geldi, hiçbir üzüntü belirtisi yoktu. Sabah saat 07.00’de karşımızda duruyordu. Sakinleştirici aldığını söylüyordu. Ağabey başınız sağ olsun dedi. Eşini ve çocuğunu kaybetmiş gibi durmuyordu. Kız kardeşim kredi çekmeyi istemezdi. Para biriktirelim öyle yapalım derdi. Kardeşimin kredi çektiğinden ailemizin hiçbirinin haberi yoktu. Evlilikleri 10 ay sürdü. Kardeşimin yükseklik korkusu vardı. Kendisine sorduğumda Hakan bu işleri biliyor dedi. Kardeşim Semra benimle özel konuşmak istiyordu ancak zaman olmadı. Telefonda konuşmayalım dedi. Benim kardeşim hayatında hiç extrem spor yapmamıştır. Hakan’ın bize kardeşimin düştüğü sırada 1 metre mesafede olduğunu söylemişti. Herkese farklı beyanlarda bulundu. Ayrıca kardeşim tatile gitmek istemiyordu. Zaten tatile giderken Fethiye planı yoktu. Kuşadası’na gideceklerdi. İzmir’den döneceklerdi. Ancak Fethiye’ye gelmişler. Biz de şüpheler arttıkça araştırmaya başladık. Ancak bize cevap vermedikleri için en küçük kardeşim veraset ilamını çıkartmış. Biz Hakan’a sorduk. Bir tane kredi borcu olduğunu söyledi. Sonra bir kredi daha çıktı. Biz de şüpheler arttıkça Hakan’ı yanımızdan uzaklaştırmak istemedik. Konuşarak kendisinden gerekli bilgileri aldık. Evimizdeki cenaze saatinde yatırılan paranın dekontunu bana kendisi attı. 400 bin TL’lik ferdi kaza sigortasını bize söylemedi. Biz araştırmalarımız sonucu öğrendik. Hakan’a sorduk ama bunu bize söylemedi. Karşımızda konuşabileceğimiz bir çevre ve aile yoktu. Sanıktan şikayetçiyim” dedi.

Duruşmada Hakan Aysal’ın Fethiye’de yaşayan ağabeyi Murat Aysal, tanıklık yaparak; Hakan Aysal’ın maddi durumunu iyi olarak bildiklerini, kendilerinden hiç borç istemediğini, doğacak bebeğinin ismini Toprak koyacaklarını belirttiğini, haber verilince de olay yerine koştuğunu söyledi. Tanık Nihat Baz ise olay günü kendisine haber gelince, “Eniştemle beraber olay yerine gittik. Hakan’ı gördüğümde sinirleri bozulmuş, ağlıyordu. Kendisini rahatlatmaya çalıştık. Dişleri kilitlendi. Ambulansla hastaneye götürüldü. Maddi durumunun iyi olduğunu biliyordum” dedi. 

Tanık Dürdane Uysal ise “Hakan kayınım olur. Beni aradı, sürpriz yapacağını söyledi. Eşi ile geldiler. Yemek yedik. Babalar Günü’ydü… Kızım ile pasta yaptık. Balkonda Babalar Günü’nü kutladık. O akşam bizde kaldılar. Semra duş aldı, namaz kıldı. Sabah eşim işe gitti. Ben de kuaför olduğumuz için işe gittim. Onlar gezeceklerini söylediler. Olayı kızımdan duydum. Olay yerine gittiğimde Hakan çırpınıyordu. Yenge Semra gitti diye ağlıyordu. Hakan bir ara kilitlendi. Üstüne su döktüler. Ambulans geldi. Hakan’ı hastaneye götürdük” dedi. 

Duruşmada tanıkların dinlenmesinin sanık müdafi ve müşteki vekili beyanlarda bulunduktan sonra sanık Hakan Aysal üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirtip, tahliyesine karar verilmesini istedi. Sanık müdafi de dosyada delil bulunmadığını, kuvvetli suç şüphesi olmadığını, kaçma şüphesi bulunmadığını belirtip tahliyesini istedi. 

Mahkeme sanık Hakan Aysal’ın tutukluluğunun devamına, diğer müştekilerin ifadeleri ve diğer delilerin toplanması için müzekkereler yazılmasına, duruşmanın da 6 Nisan 2021 tarihine ertelenmesine karar verdi.   

DURUŞMA SONRASI AÇIKLAMA YAPTILAR 
Avukat Mehmet Kerem Özgen duruşma sonrası yaptığı açıklamada, “Öncelikle desteğiniz için çok teşekkürler. Bugün mahkeme bir ara karar oluşturdu. Dosya kapsamında toplanmaya devam edilecek delililer var. Mahkeme bu deliller ile ilgili birçok ara karar oluşturdu. Sanığın tutukluluğunun devamına karar verildi. Bir sonraki dava Nisan ayında olacak. Sanık ifadelerinde çelişkiye düştüğü ve tutarsız ifadeler kullandığı görüldü. Mahkemede bu karar da. Bütün deliller bu kadın cinayetinin işlendiğini göstermektedir. Bugün kadın cinayetlerinin yeni bir boyutunu yargılamaya başladık. Sanık sadece eşini değil, 2 kişiyi öldürdü. Sadece ferdi kaza sigortasından prim alabilmek için böyle bir cinayeti işlediğini düşünüyorum. Tabi ki mahkeme kesin bir karar vermedi. Kesin hüküm verilinceye kadar bekleyeceğiz” diye konuştu.  

Semra Aysal’ın ağabeyi Nayim Yolcu, “En başından bu yana bir şüphe içindeydik ve bu yolda ilerledik. Kesin konuşmamakla birlikte, bu tasarlanmış ve önceden planlanmış bir cinayettir. Son kararı adalet verecek. Bizde adaletimize güveniyoruz” dedi.

  

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN