Çevrecilerin Termik Santral Eylemi
Muğla'da düzenlenen Ekoloji Birliği toplantısına katılan çevre örgütleri Pazar günü Yatağan Termik Santrali önünde basın açıklaması yaptı.
Muğla'da düzenlenen Ekoloji Birliği toplantısına katılan çevre örgütleri Pazar günü Yatağan Termik Santrali önünde basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasını Ekoloji Birliği adına eş sözcü Süheyla Doğan Ünal, MUÇEP (Muğla Çevre Platformu ) adına Mustafa Tuncaelli okudu.
Açıklamaya, CHP Muğla vekilleri Mürsel Alban, Suat Özcan, İyi Parti Muğla Milletvekili Metin Ergun, HDP Muğla İl Eşbaşkanı Nihat Gençosman, Muğla Belediyesi'nden Aylin Giray ve Turgut Köy, İkizköylü vatandaşlar katıldı.
Kapatılmasına Karar Verilen Santraller Hala Çalışıyor
Tuncaelli yaptığı açıklamada kırk yıllık bir ekolojik ve toplumsal yıkımın sorumlusu olan Yatağan Termik Santralinin kapanışını yapmak ve bunu kamuoyuna duyurmak için toplandıklarını belirterek “Bu santral, Yeniköy ve Kemerköy termik santralleriyle birlikte 1996 yılında Aydın İdare Mahkemesi tarafından kapatılmasına karar verilmiş bir santraldir. Danıştay'ın onadığı mahkeme kararıyla hukukun dur dediği mahkeme kararın uygulanmaması nedeniyle 2005 yılında AİHM tarafından da kapatılmasına karar verilip, Türkiye'nin mahkûm edilmesine yol açan,Eskimiş teknolojisi ve çevreye yaydığı kirlilikle, işletildiği 35 yılı aşkın sürede yörede yaşayan 45 bin insanın erken ölümünün asli sorumlusu olan,
Ekonomik ömrünü doldurmuş olması nedeniyle de kapatılması gerekmesine rağmen 5 yıl önce özelleştirilen ve işletilmeye devam eden, besleyen kömür ocaklarının Yatağan'da 4 köyün yerinden edilmesine, bu köylerde yaşayan insanların yaşama, barınma, geçinme haklarının ellerinden alınmasına yol açan işletmeye devam edilirse kömür maden ocaklarıyla Yatağan'da toplam 27 köyün boşaltılmasına yol açmıştır” dedi.
Hukuk Açısından Utanç Verici Bir Santraldir
Tuncaelli açıklamasında “Yaklaşık 40 yıldır işletilmesine rağmen çevre izin ve lisanslarına sahip olmayan, sanki yeni işletmeye alınmış gibi, devlet tarafından geçici işletme izni verildiği açıklanıp kapatılmayan, hukuksuzluğun bir örneği olarak ÇED sürecinden muaf olduğu kabulüyle işlem yapılan açıkça kanuna aykırı biçimde zeytinlikleri yok eden,
Yol açtığı ekolojik ve toplumsal yıkıma, açık hukuksuzluğuna rağmen, sadece varlığı, işletilmeye devam etmesi nedeniyle devletten, yani hepimize ait kaynaklardan 2018 yılında 70.140.651,43 TL, 2019 yılının 11 ayında 103.011.849,26 TL, toplam 173.152.500,69 TL kapasite desteği alan 2020 yılında da alacağı açıklanan, ekolojik ve toplumsal açıdan bir felaketin sorumlusu ve hukuk açısından utanç vesilesi olan bir santraldir.
Kapatılan 6 santral örneğinden biliyoruz ki, varlıkları bir felaket olan santrallerin kapatılmasının yükü, bu santrallerde çalışanların, emeğiyle hayatını kazanmaya çalışanların, yörede yaşayanların sırtına yüklenmek isteniyor. Çalışanlar, emekçiler, köylüler, “Kırk katır mı, kırk satır mı?” açmazıyla geçimini kaybetmekle, açlıkla yüzyüze bırakılıyor” dedi.
Kültür Varlıkları Ve İnsan Hayatı Ciddi Tehlike Altındadır
Tuncaelli açıklamasının son bölümünde ise “İhtiyaç olmayan kapasiteyi yarattıkları için elektrik üretim şirketlerine yılda 2 milyar Lira ödeyebilen devlet, Yatağan TES'i besleyen kömür maden ocaklarının yok ettiği Stratonikea antik kenti ve Lagina kutsal alanı arasındaki kutsal yol kazılarına ödenek bulamamakta, kazı maliyetinin bir bölümü Yatağan TES işletmecisi tarafından karşılanmaktadır. Yok edilen ve dünya ölçeğinde tanınan bu kültür varlıkları ciddi bir turizm potansiyeli ve önemli bir iş-geçinme imkânı sunmaktadır. Doğayla ve toplumsal hayatla uyumlu olarak kullanılabilecek imkân değerlendirilmemekte, yöre insanı Santral'de sağlıksız koşullarda çalışmaya mahkum edilmektedir.
Kırk katıra da kırk satıra da mecbur değiliz. Bu nedenle doğayla, bitkilerle, hayvanlarla barışık ülkeyle, insanlarla dost olan bizler, yarattıkları karbon salımları nedeniyle içinde bulunduğumuz iklim krizinin başlıca nedenlerinden olan bu termik santrali kapatıyoruz.
Hukuku, anayasayı, yasaları tanıyorsa devlet de hem bu Santrali kapatmak hem de çalışanları işsizliğe, yoksulluğa, açlığa mahkum etmeyecek politikaları derhal uygulamaya koymak zorundadır” dedi.