Eğitimin görünmez emekçilerinin sorunlarına yönelik farkındalık

Eğitim Sen Muğla Şubesi tarafından, eğitim hizmetinin görünmez emekçileri olan idari, teknik personel, yardımcı hizmetliler ve diğer tüm çalışanların sorunlarına ve çözüm önerilerine yönelik açıklama yapıldı. Açıklamada, 'Onlar olmadan nitelikli, kamusal eğitimden çocuklarımız faydalanamaz' denildi.

Eğitimin görünmez emekçilerinin sorunlarına yönelik farkındalık

Şube Başkanı Birdal Savran'ın paylaştığı açıklamada, 'Salgından en fazla etkilen kesimlerden biri de eğitim destek çalışanları oldu. Yeni normale göre eğitim ortamları tasarlanırken, eğitim destek çalışanlarının haklarının artırılması ve yaşamakta oldukları sorunların çözümü de eş zamanlı olarak yaşama geçirilmelidir. Eğitim Sen, bu süreçte eğitim destek çalışanlarının çalışma koşulları, hakları ve sorunlarının çözümünü sürekli olarak gündemde tutmaya devam edecektir.' ifadelerine yer verildi.
"İDARİ VE TEKNİK PERSONELİN SORUNLARI HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR"
Açıklamanın devamında şöyle denildi: 'Sendikamız Eğitim Sen, “Ortak Yaşam İlkelerimiz”de ifade ettiğimiz üzere akademik, idari, teknik personel ve tüm yardımcı hizmetlerde hangi statüde olursa olsun üniversitede çalışanlar ile öğrencilerden oluşan topluluğu üniversite bileşenleri olarak tanımlar. Bu nedenle eğitim ve bilim emekçileri olarak, eğitimin ve bilimsel üretimin üniversitenin tüm çalışanlarının kolektif emeğinin ürünü olduğu bilinciyle, yükseköğretim alanında her zaman “yok sayılan” idari ve teknik personelin sorunlarını ve sorunlara dair oluşturduğumuz çözüm önerilerimizi kamuoyuyla paylaşmanın, yükseköğretim hizmetinin nitelikli biçimde örgütlenebilmesi için hayati önemde olduğunu düşünüyoruz.'
"ACİLEN ADIM ATILMALI"
"657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamında çalışmakta olan yükseköğretim alanındaki idari ve teknik personel, bu yasalar arasında sıkışmışlığın sonucunda oldukça fazla sorunla karşılaşmaktadır. Kangren haline getirilmiş bu sorunların çözümü, nitelikli bir yükseköğretim hizmetinin örgütlenmesinin ve emekçilerin insanca çalışma koşullarına sahip olmasının önünde büyük bir engel oluşturmaktadır. Ayrıca söz konusu sorunlara ek olarak, hükümetin yükseköğretim politikalarını oluştururken idari ve teknik personeli yok sayan bir bakış açısı geliştirmesi, üniversite bileşenlerinin önemli bir kesiminin yükseköğretim alanına yabancılaşmasını da beraberinde getirmektedir. Özellikle üniversitelerde çalışan idari ve teknik personelin kolektif bir emeğin ürünü olan eğitim ve bilimsel üretim süreçlerinin içinde görülmemesi, idari ve teknik personelin üniversite ile arasındaki aidiyet duygusunu oldukça zedelemektedir. İdari ve teknik personelin üniversite bünyesindeki eğitim olanaklarından, sosyal imkanlara kadar karşılaştığı ayrımcı ve ötekileştirici uygulamalar, had safhaya ulaşan bu sorunun çözümü noktasında acilen adım atılmasını zorunlu kılmaktadır."
SORUNLAR TEKER TEKER PAYLAŞILDI
Kayıplarımızın karşılanması ve haklarımızın korunması için; eğitim ve bilimsel üretim üniversitenin tüm çalışanlarının kolektif emeğinin ürünüdür. Bu sebeple tüm üniversite idari ve teknik personeline ''yükseköğretim tazminatı'' adı altında maaş iyileştirmesi yapılmalıdır. Tüm eğitim ve bilim emekçilerine yaptıkları işin önemi ve zorluğu dikkate alınarak her dört yıla bir yıl olmak üzere yıpranma hakkı verilmelidir. YÖK kurumlarında Eğitim Hizmetleri Sınıfında çalışan personele MEB’de olduğu gibi ek ders ücreti sağlanmalıdır. Görev tanımlarının yapılmaması nedeniyle işyerlerinde keyfiyet, ayrımcılık ve mobbing hüküm sürmektedir.İdari-Teknik-Yardımcı Hizmetler sınıfında görev yapan personellerin çalışma alanına, kadrosuna, atanma koşullarına uygun görevlerin ve görev alanlarının belirlenmesi gerekmektedir . Görevde yükselme sınavı ile idari kadroların tümünde yükselme imkanının sağlanması, liyakat esasının daha çok dikkate alındığı bir sistemdir. Görevde yükselme sınavı her yıl düzenli olarak merkezi biçimde (illerde, bölgelerde) yapılmalıdır. Üniversite teknik personeli bir taraftan angarya ve performans baskıyla çalıştırılırken diğer taraftan iş güvenliğinden yoksun bırakılmaktadır. İş güvenliğinin koşulları üniversite yönetimleri tarafından sağlanmalı, bu konuda ilgili personele hizmet içi eğitimler düzenli olarak verilmelidir. İdari ve teknik personel, diğer kamu kurumlarında olduğu gibi becayiş hakkından faydalanamamaktadır. İlgili personel, kurum dışından kendi yerine gelecek birini bulsa dahi, “açıktan atama” kadro kontenjanı bulunmadığından kurum dışı nakil gitme olanağı fiilen ortadan kaldırılmaktadır. Personel “eş durumu”, “birinci derece yakının hastalığı” gibi yollara itilmektedir.  İdari ve teknik personellere YÖK bağlı olan tüm Üniversitelerde (MEB de olduğu gibi) kurumlar arası tayin hakkı tanınmalıdır.Her yıl kurumlar nakil gönderme kontenjanı belirlemeli ve bu kontenjanlar şeffaf bir komisyon tarafından (yasal öncelikler hariç) belirlenip değerlendirilmeli ve personele nakil imkanı sağlanmalıdır. İdari personelin lojman sorunlarının çözülmesi ve Lojman Tahsisi Ekonomik Olarak En Dezavantajlı Olandan Başlayarak Yapılmalıdır. Personel taşıyan servislerin Kamu Hizmeti Kapsamında Ele Alınması sağlanmalı ve tüm personel servis hizmetinden yararlanabilmelidir. Üniversitede çalışanlar için Kreş sayısı ve kreşlerdeki kontenjan sayısı yetersizdir. Üstelik kreşlerden yüksek aidatlarla ya da çeşitli ödemelerle faydalanılabilmektedir. Bu nedenle her çocuğa uygun kreş açılmalı ve tüm personelin bu hizmetten eşitçe yararlanabilmesi sağlanmalıdır. Eğitim sistemi ve sendikal hareket açısından vazgeçilmez olan eğitim destek emekçileri maalesef çoğunlukla önemsenmemekte ve genellikle yok sayılmaktadır. Bu gidişe bir dur denmeli ve eğitim hizmetinin vazgeçilmezi olan eğitim destek çalışanlarının sorunları öncelikli olarak gündeme alınmalıdır. Önümüzdeki dönem bizler açısından eğitim destek emekçilerinin sorunlarını gündeme taşıdığımız ve çözüm üretilmesi konusunda ısrarcı olacağımız bir dönem olacaktır. Tüm eğitim destek çalışanlarını Eğitim Sen’de, birlikte mücadeleye davet ediyoruz."