29 Ekim Kadınlar Derneği Bahriye Üçok'u andı
Bombalı suikast sonucu yaşamını yitiren Doç. Dr. Bahriye Üçok ölümünün 31'inci yılında, 29 Ekim Kadınları Derneği tarafından Menteşe'de anıldı.
Muğla 29 Ekim Kadınları Derneği, 6 Ekim 1990 yılında evine gönderilen kitap paketi süsü verilmiş bomba ile hayatını kaybeden Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde, İslam Tarihi Öğretim Üyesi Bahriye Üçok’u unutmadı.
Doç. Dr. Bahriye Üçok’un 31’inci ölüm yıldönümü dolayısıyla 29 Ekim Kadınlar Derneği binasında basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya CHP Muğla Milletvekili Burak Erbay’da katıldı.
“DEVLET, TETİKÇİLERİ YAKALAMAK VE YARGILAMAKLA YETİNDİ”
Açıklamayı okuyan Dernek Başkanı Nalan Atasever şu ifadeleri kullandı:
“Aydınlanmacı bir bilim kadını olan Bahriye Üçok, dinin, gerici bağnazlıktan kurtulması için gösterdiği çabanın bedelini, Turan Dursun, Musa Anter, Muammer Aksoy ve niceleri gibi yaşamı ile ödedi. Gerici katiller, evine gönderdikleri kitap paketi içine yerleştirdikleri bomba ile onu yaşamdan kopardılar. Kızının gözleri önünde işlenen bu cinayetin arkasındaki örgütler, pek çok aydın cinayetinde olduğu gibi hala yargı önüne getirilemedi. Devlet, tetikçileri yakalamak ve yargılamakla yetindi. Bu davalardan bile istenen sonuçlar elde edilemedi. İslam Tarihçisi olan Doç. Dr. Bahriye ÜÇOK, bütün yaşamını aydınlanma mücadelesine adamıştı. Bilim insanı olarak, demokratik bir toplumun öncelikle laik bir toplum olması gerektiğinin bilincindeydi. Bir kadın olarak da, kadının insan haklarının ancak laik toplumlarda tanınabileceğine inanıyordu. İslam dini hakkındaki geniş bilgisiyle, dini, gericiliğe alet eden, onu siyasi bir malzeme olarak kullananlara karşı cesurca mücadele etmeyi bir görev sayıyordu. Bilim insanı ve siyasetçi olarak hep laiklik mücadelesine önderlik yaptı. 1989 yılında SHP Genel Sekreter Yardımcısı Güler Tanyolaç’a sunduğu raporda “Laiklikten dönüşü düzeltmek, asla ekonomiyi düzeltmek kadar kolay değildir. Bu noktayı yani laikliği birinci planda tutmak, inanıyorum ki hem kadın haklarını hem de Türkiye’nin bütünlüğünü sağlamakta tek çıkar yoldur.” diyerek mevcut iktidarı uyarıyordu. Onun 80’li yıllarda işaret ettiği Laiklikten dönüş, ne yazık ki bugün çok daha örgütlü ve sistemli olarak toplum yaşamını baskı altına almış bulunuyor. Devlet, laikliği korumak yerine adeta anti laik kurum ve uygulamalar karşısında gözlerini kapatarak onları güçlendiriyor. Muhalefet ise Cumhuriyet devrimlerinin en önemli temellerinden birini oluşturan laiklik ilkesinin korunması ve yerleşmesi için yeterli çabayı göstermiyor. Oysa dün olduğu gibi bugün de dinci-gericiliğin hedefinde Cumhuriyet Devrimleri vardır. Devrimler, toplumu laikleştirmek için yapılmıştır. Laiklik, demokratik bir toplumun temel taşlarındandır. Biliyoruz ki ümmeti, ulus yapan unsur, laikliktir. Laik bir toplum, ortaçağ ilişkilerinden arınmış, bilim üzerine inşa edilmiş bir toplumdur. Laiklik, siyasal, toplumsal, hukuksal, ekonomik, düşünsel ve bilimsel tüm yapıların ve etkinliklerin dinsel ideolojilerden ve etkilerden arındırılmasıdır. Dinin yeri vicdanlardadır. Devlet, yalnızca inançların, özel alanda özgürce yaşanmasının olanaklarını sağlamakla sorumludur. Laiklikten uzaklaşan bir toplum, bilimden, aydınlanmadan, çağdan kopar ve ayrışır. Laiklik birleştiricidir. Laiklikten geriye gidiş, kadınlar için yaşamsal bir tehlikedir. İktidarın İstanbul Sözleşmesi’ni fesih girişimi bu nedenle kadınları ayağa kaldırmıştır. Kadınlar, yaşam hakları başta olmak üzere tüm kadının insan haklarının laik bir toplumda sağlanacağı inancındadır. Bu nedenle kadınlar, Bahriye Üçok’un yaşamını feda ederek sürdürdüğü mücadelenin sahipleri ve ardıllarıdır. 29 Ekim Kadınları Derneği olarak biz de Üçok’un inançlarına ve ülkemizde yükselen kadın mücadelesine sahip çıkıyoruz. Kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Size söz veriyoruz. Laikliği ve demokrasiyi inşa etmek için kendi kollarımıza güveniyoruz. Anınız ve eserleriniz bize yol göstermeye devam edecek.”