Gazi Namık Ünal, 'Harekat olmasaydı Kıbrıs'ta bir tane bile Türk kalmayacaktı'
TRT 1'in Kıbrıs'taki Türklerin Rum baskısına direnişini anlatan 'Bir Zamanlar Kıbrıs' dizisini izleyen Kıbrıs Gazisi eski günlere dönerek hüzünlü anlar yaşadı.
Kıbrıs Barış Harekatında bulunan Gazi Namık Ünal yaşananları FRT TV muhabirine özel röportaj ile anlattı. O dönemin zor şartlarını ve Rumların Türklere yaptığı zulmü tek tek dile getirdi Gazi Namık Ünal, “Köylerde toplu mezarlar bulduk” dedi.
1961'DE TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE BAŞLADIM
Türk Silahlı Kuvvetlerine başladığı yılları anlatan Gazi Namık Ünal, “Ben 1941 yılında Fethiye'nin İncirköyün de doğdum. İncirköyde ilkokulu bitirdim. Daha sonra Ankara'ya Astsubaylık okuluna gittim. 1961 yılında Astsubay olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine hitap ettim. “Bir Zamanlar Kıbrıs” dizisini izleyince, Kıbrıs'a gittiğimizde oradaki soydaşlarımızın çekmiş olduğu eziyetleri onlara yapılan muameleleri hatırladım. Bunları hatırlayınca aynı şeyleri yaşıyormuşum gibi tekrar üzüldüm. Bu diziyi de izleyince yaşanılanları tekrar hatırladım” şeklinde konuştu.
KONVOYA HALKIMIZ YİYECEKLER ATTI
Kıbrıs Barış Harekatına gidiş sürecinin de yaşananları ve halkın duyarlılığını vurgulayan Ünal, “Ben 1974 yılında 28 tümende görev yapıyordum. Bir akşamüstü bizi tümen komutanı topladı. Buda 19 Temmuz akşamıydı. Dedi ki evlerinizle vedalaşın Kıbrıs'a gideceğiz. Ve sabaha karşı o zamanki Başbakanımız Bülent Ecevit başbakandı. Bugün sayılı Başbakanlardan bir tanesidir. Ayşe tatile çıksın diye bir parola verdi Dış İileri Bakanımız. Bütün birlikler, levazım taburu, sıya taburu, istikam taburu, topçu taburları bütün hepimiz konvoy halinde taş ucuna gidiyoruz. Biz Kıbrıs'a giderken bu yolda konvoya halkımız yiyecek attı. Çikolatalar, bisküviler, karpuzlar, kavunlar aklınıza ne gelirse. Bizim o açık arabalar o zaman yiyecekle doldu. Sıralanmışlar yolun kenarına biz geçerken o köylüler ne bulduysa arabaya atıyordu. Taş ucuna vardığımız zaman bizim belki 1 haftalık yiyeceğimiz arabalara girmiş. Bizim halkımız böyle bir halk. Türk milleti gerçekten duyarlı. Ve ordusunun her zaman yanında. Böyle bir zamanda birleşmesini orduya nasıl destek vereceğini bilen vatansever bir halkımız var. Ben bunu orada yaşadım. Ve hiç unutmam” ifadelerini kullandı.
KIBRIS'TA TÜRK KALMAYACAKTI
Kıbrıs Barış Harekatının zorlu bir harekat olduğunu ve eğer bu harekat gerçekleşmeseydi bir tane bile Türk'ün kalmayacağına dikkat çeken Gazi Namık Ünal, “Bu harekât olmasaydı. Kıbrıs'ta Türk kalmayacaktı. Oranın Türk köyleri vardır. Atlılar, sandallar, Murat ağa Bu köylere gittik. Bu köylerde toplu mezarlar bulduk. Yetmiş-Seksen kişi kadın, çocuk doluydu. Gençler kaçmış. Böyle 20 yaşlarında kimse kalmamış. Hatta bir tanesi beni çok etkiledi. Kadın çocuğuna sarılmış çocuğu korumak için. Çocuğu kucağında çukurda yatıyordu. Herkesi kurşuna dizip o çukurları açıp gömmüşler. Ondan sonra Paşa Osman Fazıl Polat bize artık esir istemiyorum dedi. Gördüğünüzü vuracaksınız dedi. Bu çukurları gelin görün dediğimiz zaman barış gücü askerlerine hiç oralı olmuyorlar ama o iki tane Rum kaybolursa onu araştırıyor. Yunanistan'dan bir cunta geldi. İki devletin Cumhurbaşkanı vardı Makaryos. Hem Türklerin hem de anlaşmalı olarak Rumların Cumhurbaşkanı Makaryosu bertaraf ettiler. Daha sonrasında da Türkleri katliama başladılar. Ecevit bu harekâtı yapmasaydı. 2 ay içerisinde orada hiç Türk kalmayacaktı” dedi.
ADADAKİ TÜRKLER BİZİ SEVGİ İLE KARŞILADI
Kıbrıs'ta yaşan Türklerin gelen askeri birliklere yol gösterici olduğuna da değinen Gazi Ünal, “Biz Kıbrıs'a girdiğimiz zaman Kıbrıs halkı gerçekten ilk zamanlar bize çok büyük bir sevgi gösterisi gösterdiler. Bizlere yiyecek getirdiler, ilgi gösterdiler. Hatta onlardan mimardarlarımız vardı. Bizi bilinmeyen yerlere götürüyor oradaki Rumları pasifize etmek için. Bizi yönlendiriyorlardı. Kıbrıs'ta kaldığımız sürece bizim Kıbrıs halkıyla hiçbir sorunumuz olmadı” şeklinde konuştu.
DENKTAŞ, KIBRIS MÜCAHİTTİ DİYE ANILIRDI
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile olan anılarına da yer veren Gazi Namık Ünal, “Cumhurbaşkanımız Denktaş gerçekten o zamanlar mücahitti. Kıbrıs mücahitti diye anılırdı. Kıbrıs'a çok büyük emekleri vardır. Buraya Fethiye'ye gezmeye geldi. Burada böyle bir derneğimizin faaliyet gösterdiğini duymuş. Beni oraya götür demiş eski belediye bakanımız Behçet Saatcı'ya. Başkanımızda buraya getirmişti. Geldi buraya bir saat oturduk sohbet ettik” dedi.
O TANK BEŞPARMAK DAĞLARINDA ASILI BİR ŞEKİLDE DURMAKTA
Kıbrıs Barış Harekatının günümüzde simgesi haline gelmiş olan Beşparmak dağlarının zirvesinde asılı kalan Tankın hikayesini de anlatan Gazi Ünal, “Tank mürettebatından bir çavuş gidersem gideyim demiş. Beşparmak dağlarındaki o tank bir çavuşumuz tarafından sürülüyor o yamaca. Tank neredeyse ters dönecek. Çok dik bir yamaçta. O tankı kullanan çavuşumuz öyle bir şey yapıyor ki tankın ön paletini orada bir taşa tutturuyor. Ve tank öyle kalıyor. Yoksa o tank gerisin geriye dönebilirdi. O tank hala orada asılı bir şekilde durmakta. Ziyarette bulunanlarda bugün dahi gidip görebilirler” şeklinde konuştu.
ÜZERLERİNE DÜŞEN GÖREVLERİ LAYIKIYLA YAPSINLAR
Genç nesillere de öğütler veren Gazi Namık Ünal, “Bizim Türk askeri gerçekten çok vatanına bağlı, ölümüne giden. Vatanı için gözünü kırpmadan ölmeye hazır olan. Bayrağını seven. Duygulu bir milletimiz var. Bende genç nesilden şunu istiyorum. Genç neslimizin bu şeylerden biraz uzaklaşmış gibi geliyor bana. Şimdiki yaşam standartları o zamana göre daha iyi olunca örneğin bizim zamanımızda cep telefonu yoktu. Ben 12 yaşıma kadar köyden çıkmadım. 12 yaşında diplomaya resim çektirmek için geldim Fethiye'ye. Şimdiki gençlere şunları söylemek istiyorum, vatanını sevsinler, bayrağını sevsinler. Bu vatan bizim. Bütün milletin gözü bu vatanda. Bu vatanın kıymetini bilsinler. Üzerlerine düşen görevleri layıkıyla yapsınlar” ifadelerini kullandı.
Arzu Özlem SİPAHİ - Emrullah GÖK