Fethiye'de kadın cinayetlerine protesto
Fethiye Özer Olgun Kültür Merkezi'nde bir araya gelen kadınlar, boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından katledilen Senem Kıvrık için basın açıklaması yaptı.
Cumhuriyet Halk Partisi Fethiye Kadın Kolları çağrısıyla bir araya gelen kadınlar, Muğla'da 26 Ağustos günü boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından katledilen Senem Kıvrık için basın açıklaması yaptı. Fethiye Özer Olgun Kültür Merkezi’nde toplanan kadınlar, çeşitli sloganlar atarak bu vahşete sessiz kalmayacaklarını ve davanın takipçisi olacaklarını belirtti. Basın açıklaması, Cumhuriyet Halk Partisi Fethiye Kadın Kolları Başkanı Devrim Öztürk tarafından okundu.
TÜM KADIN CİNAYETİNİ PROTESTO EDİYORUZ
Öztürk, yaptığı açıklamada, “Bugün burada bulunmamamızın nedeni kadına, çocuğa, hayvanlara uygulanan şiddettir. Şiddetin her türlüsüne, her canlıya yapılan şiddete karşıyız ve reddediyoruz. Hepinizin bildiği üzere beş gün önce Muğla Menteşe’de kocası tarafından acımasızca öldürülen Senem Kıvrak özelinde tüm kadın cinayetlerini protesto ediyoruz. Neredeyse her gün bir kadının kocası, sevgilisi ya da başka bir erkek tarafından öldürüldüğünü görüyoruz. Bilinen insanlık tarihinden bu kadar kadın erkek eşitsizliği süre gelmiş, bin yıllardır bu daha da artmıştır.
Kadın nesnelleştirilmeye çalışmış ve eril anlayışın altında kendine yer bulmaya çalışmıştır. Öyle ki kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin. Kızını dövmeyen, kızını döver atasözleriyle kadının aşağılanması, erkeğin yüceltilmesi çok doğru bir şeymiş gibi nesilden nesile kültür olarak aktarılmıştır. Kadın her türlü şiddet görmüştür. 2009 yılında Münevver Karabulut cinayetinde kızlarına sahip çıksınlar diyen devlet büyüklerimiz gözü dönmüş katil adaylarını daha da cesaretlendirmiştir.
Raporlara göre Türkiye'de kadın cinayetlerinin sayısı, 2000'li yıllarda geçmiş yıllara göre büyük artış göstermiştir. 474 kadının öldürüldüğü 2019 yılı Türkiye'de son 10 yılda en fazla kadının öldürüldüğü yıl olmuştur. 2010-2019 yılları arasında, kadın cinayetleri sayısında sadece İstanbul Sözleşmesi'nin imzalandığı 2011 yılında düşüş görülmüştür. Neden mi İstanbul Sözleşmesi'nin olduğu yıl, size sözleşmenin kırk dokuzuncu bölgesini okumak istiyorum. ‘Taraflar iş bu sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet olayı ile ilgili soruşturma ve yasal işlemlerin, bir yandan cezai işlemlerin tüm safhalarında mağdurun hakları dikkate alınırken, gereksiz bir gecikme olmaksızın sürdürülmesini temin etmek üzere gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır.
Yani şunu söyleyebiliriz ki İstanbul Sözleşmesi fes edilmeseydi Senem Kıvrık hayatta olacak ve biz burada olmayacaktık…”Öztürk, “Bugün burada bulunmamamızın nedeni kadına, çocuğa, hayvanlara uygulanan şiddettir. Şiddetin her türlüsüne, her canlıya yapılan şiddete karşıyız ve reddediyoruz. Hepinizin bildiği üzere beş gün önce Muğla Menteşe’de kocası tarafından acımasızca öldürülen Senem Kıvrak özelinde tüm kadın cinayetlerini protesto ediyoruz. Neredeyse her gün bir kadının kocası, sevgilisi ya da başka bir erkek tarafından öldürüldüğünü görüyoruz. Bilinen insanlık tarihinden bu kadar kadın erkek eşitsizliği süre gelmiş, bin yıllardır bu daha da artmıştır.
Kadın nesnelleştirilmeye çalışmış ve eril anlayışın altında kendine yer bulmaya çalışmıştır. Öyle ki kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin. Kızını dövmeyen, kızını döver atasözleriyle kadının aşağılanması, erkeğin yüceltilmesi çok doğru bir şeymiş gibi nesilden nesile kültür olarak aktarılmıştır. Kadın her türlü şiddet görmüştür. 2009 yılında Münevver Karabulut cinayetinde kızlarına sahip çıksınlar diyen devlet büyüklerimiz gözü dönmüş katil adaylarını daha da cesaretlendirmiştir.
Raporlara göre Türkiye'de kadın cinayetlerinin sayısı, 2000'li yıllarda geçmiş yıllara göre büyük artış göstermiştir. 474 kadının öldürüldüğü 2019 yılı Türkiye'de son 10 yılda en fazla kadının öldürüldüğü yıl olmuştur. 2010-2019 yılları arasında, kadın cinayetleri sayısında sadece İstanbul Sözleşmesi'nin imzalandığı 2011 yılında düşüş görülmüştür. Neden mi İstanbul Sözleşmesi'nin olduğu yıl, size sözleşmenin kırk dokuzuncu bölgesini okumak istiyorum. ‘Taraflar iş bu sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet olayı ile ilgili soruşturma ve yasal işlemlerin, bir yandan cezai işlemlerin tüm safhalarında mağdurun hakları dikkate alınırken, gereksiz bir gecikme olmaksızın sürdürülmesini temin etmek üzere gerekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır. Yani şunu söyleyebiliriz ki İstanbul Sözleşmesi fes edilmeseydi Senem Kıvrık hayatta olacak ve biz burada olmayacaktık…”dedi.