Uğur Mumcu Anıldı
24 - 31 Ocak Devrim ve Demokrasi Şehitleri'ni anma haftasında Uğur Mumcu parkı önüne basın açıklaması yapıldı.
Devrim ve Demokrasi Şehitleri’ni anma haftasında Atatürkçü Düşünce Derneği Fethiye Şubesi’nden Uğur Mumcu parkı önüne yürüyüş programı düzenlendi. Yoğun ilginin olduğu programa Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca, Cumhuriyet Halk Partisi Fethiye İlçe Başkanı Mustafa Koyuncu, stk ve dernek temsilcileri de katıldı.
Uğur Mumcu parkı önüne ADD Fethiye Şubesi Başkanı Filiz Topçu tarafından günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yapıldı. Akabinde ise karanfiller Uğur Mumcu anıtına bırakıldı.
ADD Başkanı Filiz Topçu, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“31. Adalet ve Demokrasi Haftası’nda da Devrim Şehitlerimizi saygıyla anıyoruz.
Atatürkçü Düşünce Derneği’ni kurduktan sadece 8 ay sonra, 31 Ocak 1990 akşamı aramızdan alınan Kurucu Genel Başkanımız Prof. Dr. Muammer Aksoy'un, cenaze töreninde fotoğrafını taşıyan ve 3 yıl sora 24 Ocak 1993 sabahı otomobiline konulan bomba ile yaşamdan, ailesinden, mücadelesinden koparılan Kemalist Devrimci Kalpaksız Kuvvacımız Uğur Mumcu'nun katledilmeleri ülkemizi bugünlerin karanlığına taşıma amaçlı seri aydın cinayetlerinin zirve noktasıdır.
Ulus Devletleri; devşirdiği sözde aydınlar, gazeteci kılıklı işbirlikçileri ve kimi siyasiler aracılığı ile mikro milliyetçilik ve mezhepçilik tuzaklarına düşürerek ulusal birlik ve beraberliklerini dağıtıp parçalamak emperyalizmin kadim stratejisidir.
70’li yılların başında 12 Mart 1971 faşizmi ile başlatılan, Sivas, Çorum, Maraş katliamları ve Abdi İpekçi cinayeti ile 80’lerin 12 Eylül despotizmi ile buluşturulan, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve diğerleriyle sürdürülüp Ahmet Taner Kışlalı cinayetiyle 2000’lere ulaştırılan bu strateji ile emperyalizm, engel gördüğü ulusalcı aydınları, namuslu gazetecileri, gerçek toplum önderlerini yok etmiş, yolunu temizlemiş, yazık ki başarılı da olmuştur.
Her yıl 24 - 31 Ocak Adalet ve Demokrasi Haftası'nda Devrim Şehitlerimiz’i çeşitli etkinliklerle anarken hem bu emperyal tuzakların perde arkasını ulusumuza göstermeye çabalıyor hem nedenlerini ve sonuçlarını irdeliyor hem de Laik Cumhuriyetimiz'i ilelebet payidar kılma yolunda dersler çıkarıp Gençliğe Hitabe’den aldığımız görev bilincini pekiştirmeye çalışıyoruz.
Hukuki olarak hâlâ aydınlatıl(a)mamış olan failleri pek meşhur (!) bu siyasi cinayetlerin Ulusumuzu derinden yaraladığı ne kadar gerçekse, Laik Cumhuriyet düşmanlarını, çok uluslu tekelleri, Hukuk Devleti karşıtlarını, kadın haklarından, aklın özgürleşmesinden, özgür bireyden, örgütlü toplumdan ve Uluslaşma bilincinden korkan Karşı Devrimciler ile Türkiye'yi Kemalizm'in "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" rotasından saptırıp Yeni Osmanlıcılık ham hayali ile Orta Doğu bataklığında soluksuz bırakmak isteyenleri çok sevindirdiği de bir o kadar gerçektir.
“Atatürk laikliği; yalnız uygarlığın, demokrasinin ve özgürlüğün değil, aynı zamanda iç barışın ve ulusal birliğin de güvencesidir. Laiklik karşıtı şeriat propagandasına izin vermek, Türkiye'nin geleceğinin yok edilmesini ve Türkiye Cumhuriyeti'nin intihar etmesini benimsemektir." diyen Muammer Aksoy da "Ben Atatürkçüyüm. Ben cumhuriyetçiyim. Ben lâikim. Ben antiemperyalistim. Ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım. Ben insan hakları savunucusuyum. Ben terörün karşısındayım. Ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın beni. Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır." diyen Uğur Mumcu da cesur ve kararlı Kemalist Devrimciler, ödünsüz Cumhuriyetçiler ve sözlerine sonuna kadar güvenilen saygın aydınlar oldukları için hedef seçildiler.
Senede bir gün evlerinin önüne, gömütlerine karanfiller bırakıp övgüler düzen kimilerinin söylediklerini benimsememeleri, savundukları fikir ve düşünceleri, uğruna can verdikleri değer ve idealleri unutmuş olmaları ne acıdır! Dediği gibi Mumcu'nun: "Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil."
Türk Ulusu’nun siyasi cinayetlere kurban giden yiğit evlatlarını da, katilleri ve azmettiricilerini de unutturmayacağına ve hesabını bir gün mutlaka soracağına yürekten inanıyoruz.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak; Kemalizm'in namus sesini bir sis çanı gibi yurdumuz semalarına asarak Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne ulaşma kararlılığımızla yitirdiğimiz bütün vatanseverlerimizi minnet ve şükranla anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Mücadeleleri ışığımız, yolları yolumuzdur!”