Çocuklarımıza Temiz Gıda Bırakmayı Borçluyuz. - Emine Direk

Çocuklarımıza Temiz Gıda Bırakmayı Borçluyuz.


Antalya'da bir çiftçi yıllardır muz üreticisiymiş. İyi de para kazanmış yıllarca. Daha sonra merak etmiş, muz ağaçlarının arasına üç yıl önce mango ağaçları dikmiş. Bu yıl iki bin adet meyve almış ve kırk beş bin Türk Lirası kazanmış.

Ne güzel değil mi?

Günümüzde sınıf atlamanın göstergelerinden biri olan mango yemenin önemi keşfedilmiş olan ülkemizde çiftçimiz de bunu değerlendirmiş. Tebrik ediyoruz ve mutlu oluyoruz.

Ancak efendimiz olan Antalyalı çiftçimiz der ki "Muz ağaçlarını kesip tamamen mango ekeceğim. Çünkü muzun kilosu 4  TL, mangonun kilosu 40 TL. Bu yıl on ağaçtan 45 bin TL kazandım. Seneye 90 bin TL kazanacağım."

Her şeyden ne kadar kolay vazgeçiyoruz kar-zarar karşısında.

Bir an içim sızladı.

Neden her zaman para hesabı yapılır?

Eğitim, sağlık, tarım, hepsinde para, kar ve zarar hesabı yapılıyor. Yaşanan dünya savaşlarından sonra tarım ambarı olan ülkemiz yıllarca yaptığı ihracatlarla aç Avrupayı doyururken, bugün tam tersi duruma düştü. Ülke vatandaşı olarak bugün kaliteli, sağlıklı ve ucuz ürüne ulaşamıyoruz.

Neden?

Para, kar ve zarar hesabından dolayı.

İthal etmek üretmekten daha ucuza mal oluyormuş. Bu tercih sebebiymiş. Bir de 80'li yıllarda hayatımıza giren ithal ürün furyası, daha doğrusu özentisi eklenince gelinen durum ortada.

Verimli topraklarımız, binlerce tarım ürünümüz, onca yapılan çalışmalar, teşvikler, projelere rağmen sonuç "Halk pahalı ürün tüketiyor, üretici ağlıyor, zararda."

Bu nasıl çözülür?

Ne olacak şimdi?

Acaba her işin başı sağlık olmaktan çıkıp para olduğu için olabilir mi?

Örneğin arıcılık konusunda yapılan onca teşvik, eğitim, yatırım olmasına rağmen vatandaş arı görmemiş, bal yiyor. Hem de her türlü yiyor.

Bunun karşısında halk sağlığı uzmanları çıkıp diyor ki "Tüketici tükettiği ürüne dikkat etmeli."

Peki tüketiciye gelene kadar dikkat etmesi gerekenler yok mu?

Sahte balın meclisin marketine kadar girdiğini düşünürsek; Düşünmekle kalmamalıyız sanki!

Tarım politikası olan bir tarım ülkesiyiz. İlimiz dahil yerel yönetimlerin bu konuda çok ciddi destekleme ve proje çalışmaları var. Ancak tarım girdi maliyetlerinin yüksek olmasından dolayı üretici de tüketici de mutsuz.

Dua mı edelim Rusya, Avrupa ülkeleri ihraç ettiğimiz ürünlerimizi geri göndersinler de biz de bol bol yiyelim, hem de ucuza?

Güçlü ekonominin temeli tarım ve üretim. Bütün teknolojilerin kullanıldığı modern tarım ile bütün sorunlarımızı çözmemiz mümkün. Bu işin ekonomik boyutu, bir de sağlık boyutu var. Bu da en önemlisi. Sağlıklı ve kaliteli ürün tüketme hakkına sahip olan gelecek nesile bunu borçluyuz.

İşin başı para değil, sağlık mı desek acaba?

Ektiği maydanozu iki günde pazara çıkaran, kendi yiyeceğini ayrı, pazara götürüp satacağını ayrı yetiştiren pazarcı köylüler tanıyorum. Hani vicdanımız vardı, ne oldu?

Her işin başı para, ondan mı?

Geleceğimiz olan çocuklarımıza kaliteli, sağlıklı tarım ürünü yedirmeyi borçluyuz. Bu bugün yaşayan herkesin vebali.

Sevgiyle...
 

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
03Haz

İthalatı Bırak Üretime Bak

27May

Kanayan Yaramız; İşsizlik…

20May

Eşit Doğuyoruz Ama…

06May

Sadeleştik

29Nis

Bizi Tarım Kurtaracak

saniye sonra kapatılacak. REKLAMI GEÇ
DENİZATI