Kazan Karası Yüzler, Elmas Yürekler - Emine Direk

Kazan Karası Yüzler, Elmas Yürekler


Her canlı karnını doyurmak, hatta hayatta kalmak için mücadele verir. İnsanoğlunun en büyük kavgası ekmek kavgasıdır. Eskiden ekmek 'aslanın ağzında' denirdi, para kazanmanın zorluğundan bahsederken. Bugünlerde ise 'ekmek aslanın midesinde' denir oldu. İş bulmak, para kazanmak, evine ekmek götürmek her geçen gün daha da zorlaşır oldu. Bu zorluğu yaşayanlardan biri de maden sektöründe çalışan işçilerdir. Kelimenin tam anlamıyla madenciler, aslanın midesindeki ekmeğin peşindeler. Sektörde babasını göçükte kaybetmiş olmasına, her gün bu korkuyu yaşayarak işe gitmesine rağmen madenci olmayı seçenlerin sayısı çok fazla.
Maden işçileri her sabah evlerinden tedirgin çıksalar da eve ekmek götürmek için yerin yüzlerce metre altında, vagonun raydan çıkması, göçük olması, hatta en korkulan grizu patlamasını göze alıyorlar. Özetle yaşamak için ölümü göze alıyorlar.
Madencilik sadece ülkemizde değil, dünyada da iş kazaları ve meslek hastalıklarının çok yüksek olduğu iş kollarının başında geliyor. Tüm iş kazaları içindeki ölümlerin üçte biri kazan karası elleri, kazan karası yüzleriyle kara elmasa ulaşmaya çalışan madencilerin başına geliyor.
Bunun olmasındaki sebeplerin başında, işin doğası gereği madendeki çalışma ortamındaki şartların sürekli değişiklik gösteriyor olması geliyor. Bu değişken şartlarda ve jeolojik yapılarda üretim yapmak, doğayla çetin mücadeleyi ve tehlikeyi getiriyor. İş sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarının en üst seviyeye çıkarılmasıyla sektörde yaşanan kaza ve kayıpları minimum seviyeye indirmek mümkün. Aksi halde bu konuda dünya sıralamasındaki en üst seviyedeki yerimizi korumaya devam ederiz.
Ülkemiz maden kazaları konusunda çok ciddi sınavlar verdi. 1941 Yılından bu yana göçük, yangın ve grizu patlamalarında 3 binden fazla madenci hayatını kaybederken, 100 binden fazlası yaralandı. Aklımızda büyük yer eden ve hala etkilerini görmeye devam ettiğimiz, en büyük maden kazamız ise 13 Mayıs 2014'te Manisa'nın Soma ilçesinde meydana geldi. Bu kazada 301 maden işçisi hayatını kaybederken, 88 işçi de yaralandı. Bu kazayla 432 çocuk da yetim kaldı. 
Yine 1992 yılında Zonguldak'ta yaşanan kazada 263 madenci yaşamını yitirmişti.
Ayrıca maden işçileri gaz maskelerinin eski olması, iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması, yetersiz eğitimler, yaşam odalarının olmaması, KOAH gibi hastalıklar nedeniyle işlerini, sağlıklarını ve ekmeklerini kaybediyor.
Bu kadar acı tablo karşısında ülke olarak iş güvenliği ve iş sağlığı açısından yeterli önlem ve tedbirler alındı mı?
Türkiye madenleri yeterince güvenli mi?
Milletvekillerinin konuyla ilgili olarak meclisteki konuşmalarını takip ettiğimizde maden sektöründe güvenlik ve alınan tedbirler açısından 2014 yılından daha iyi değiliz.
Maden sektörünün en önemli sıkıntılarının başında özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma geliyor. Ardından uzun çalışma saatleri, bilgi ve altyapı eksikliği, deneyimli uzmanı bulunmayan kişi ve şirketlerle sektör yoluna devam ediyor.
Hal böyle olunca da maden işçisinin canı işverenin insafına kalmış durumda. İşverenin insafının ölçüsü ise elde edeceği kazanç.
Yerin yüzlerce metre altında doğayla mücadele ederek üretim yapan tüm maden çalışanlarının sonuna kadar hak ettikleri "Dünya Madenciler Günü" 4 Aralık'ta kutlandı. Bu kapsamda TMMOB (Maden Mühendisleri Odası) günlerini kutlamak, birlik, beraberlik ve dayanışma kapsamında İzmir ve Muğla üyeleriyle Muğla'da bir yemek düzenledi. Basın da davet edildi. Bu önemli gün kapsamında sektörün sorunlarının da dile getirilmesini bekledik ama beyhude. Müzik, dans, eğlence başlayınca basın da gitti. Sonrasında nasıl birlik, beraberlik, dayanışma gerçekleşti bilmiyoruz. 
Sektör tüm sorunlarını çözdü de haberimiz mi yok, bilmiyoruz.
Sevgiyle...
 

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
03Haz

İthalatı Bırak Üretime Bak

27May

Kanayan Yaramız; İşsizlik…

20May

Eşit Doğuyoruz Ama…

06May

Sadeleştik

29Nis

Bizi Tarım Kurtaracak

saniye sonra kapatılacak. REKLAMI GEÇ
DENİZATI