DERECELER TAVAN YAPTI, DAVRANIN SUYA..! - Gülyüz YURDAGÜL SIRT

DERECELER TAVAN YAPTI, DAVRANIN SUYA..!


Kasım ile Şubat arasını çoğumuz hatırlıyoruz değil mi? Odun sobaları 7x24 yanıyordu. Klimalı haneler, son yılların en yüksek elektrik faturalarını ödüyordu. Güneşin yüzünü görmek için cebelleşiyorduk hepimiz. Bulutların arasından güneşi gördük mü, haydeee hepimiz pikniğe gidiyorduk. Güneşli havada keyfimiz yerine geliyordu. Ağaç gölgelerinden kaçıyor, güneşin alnı gabağına oturuyorduk, içimiz biraz ısınsın diye.
Ne çabuk unuttuk değil mi o günleri..? Havalar ısınsa da şu soğuklardan kurtulsak diyenleri, facedeki bir paylaşımla yanıtlamak istiyorum: “ sizi şöyle güneşin altında bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum”.. 45-50 dereceyi bulan sıcaklardan da şikayetçi olanlar..! Balkanlardan gelen soğuk hava dalgalarının kıymetini bilmezsiniz, klimanın altında geçirirsiniz tüm yazı.. Kış, kışlığını; yaz, yazlığını yapacak kısacası.. Kaçarı yok..!
Sevdiklerinizi suya boğun..
Hepimiz biliriz ki, sıcaklardan dolayı aşırı bir terleme olur vücudumuzda.. Terleme yolu ile kaybettiğimiz suyu telafi etmek için sıvı gıdalar tüketiriz fazlasıyla. Çay, kahve, meyve suyu ya da sadece su.. Suyun yerini hiçbir sıvının alamayacağını hepimiz biliriz, bilmeyenler de bilenlere soruversin bi zahmet. Vücudumuzun dörtte üçünün su olduğunu düşünürsek, yani bu da yaklaşık %75’e tekabül eder; sıcaklardan dolayı oluşan su kaybını bir şekilde telafi etmemiz gerekir.. Bilim adamları diyor ki : “Canımız su istemiyor olabilir. Ancak, susamadan tükettiğimiz suyun vücudumuza yararı vardır” Bu arada ne tesadüftür ki benim fikrimle birebir örtüşüyor, kendilerinin de saptamaları.. Siz siz olun; vücudunuzda susuz ortamı yakalayan mikropların pijama partisi yapmalarına izin vermeyin..
Sevdiklerinizin yapışın yakasına ve elinizdeki bir bardak suyu içirin onlara.. Dostlarınıza, akrabalarınıza yapacağınız en güzel iyilik bu olur bence.. baktınız içmiyor, yatırın yere dikin kafasına damacanayı, bakın nasıl içiyor o zaman.. ya da burnunu tıkayın, o otomatik olarak ağzını açacaktır zaten.. içirebildiğiniz kadar suyu içirin.. tabi, bu dediğim yöntemleri uygulamaya kalkmayın yoksa; ya sevdiğinizi boğarsınız ya da o sizi boğar..
Ya suyun çıkışı..?
Günde en az 2 litre suyu içtik diyelim.. Vücudumuz suyun yararlı kısımlarını aldı, ürik asitli kısmını da iki yolla atacak mecburen.. Biri ter, diğeri wc..
Yaz aylarında korkulan kabusumuzdur ter. Bir adım atarız, terleyiveririz.. Çeşitli parfümlerle, parfüm bulamayanlar oda spreyleriyle kamufle etmeye çalışır ter kokusunu.. Bir de durumdan rahatsız olmayanlar vardır.. Onlar, doğallıktan yanadır.. neymiş “ben çevreyi düşünürüm, parfüm, deodorant kullanmam” .. herkesin kendi tercihi tabi ama doğallıktan yana olanlar toplu taşıma araçlarına binmesinler lütfen.. hayır, kendilerine parfüm gibi gelebilir ancak çevredeki insanların koku alma duyularını yok etme tehlikesini de düşünsünler bence.. Ne mutlu ki bize, Türkiye’nin en sulak yerlerinden birinde yaşıyoruz.. Çeşmelerimizden içecek sular akıyor.. yaylalarımızda, her yerden sular fışkırıyor.. İmkanlar alabildiğine genişken terli- tuzlu, ürik asitli kalmanın bir anlamı yok..!
Suyu vücuttan atabildiğimiz ikinci yolu da biliyorsunuz.. Yöreden yöreye değişen isimleri mevcut bu odacıkların.. Ayak yolu, kenef, hela, wc, yüz numara, memişhane, lavabo vs.. Bu ihtiyaç, evden ve camiden uzak hallerde masraflı oluyor tabi. Günümüzde maalesef 1,5 liralık suyun 2-3 liralık çıkışı oluyor.. Ancak; bir lirayı fazla bulanların ya da umumi bir odacık bulamayanların gözü hep yükseklerdedir.. Cami minaresi gördükleri andan itibaren sıkıntılarının yarısı gider.. Hayatları boyunca cami yolunu bilmeyen ama bu sayede tüm camilerin açık adresini öğrenenler de vardır.. Temizlik imandan geldiği için emin olun, tüm camilerimizin tuvaletleri çok hijyeniktir memleketimizde..
Hayatımız boyunca tüketmediğimiz suyu, koronalı günlerde tükettik.. elimiz yanlışlıkla kapı koluna değse, soluğu lavaboda aldık bir dönem.. 20 sn boyunca elleri yıkadık devamlı.. hoş, sıcaklar başlayınca hafif gevşeme oldu maske ve su kullanımında ama şunu da hatırlatalım, korona bitmedi gençler.. yine de tedbiri elden bırakmayalım, yoksa daha çok sıkıntı çekeriz bu illet yüzünden.. 
Demem o ki; şu günlerde, suyun önemi kat kat artıyor.. Bu yüzden BOL SU İÇİN..İÇİRİN.. Ellerinizi sık sık yıkayın, yıkattırın.. yıkamayanları da hortumla sulayın.. ben diyem gari size.. bol sulu günler diliyorum.. Hoşçakalın..
 

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
12Ağs

KENDİNİ BÜYÜTME..

06Ağs

TEKNOLOJİNİN TATLI BELASI..!

29Tem

SUSMA..KONUŞ..!

22Tem
16Tem
saniye sonra kapatılacak. REKLAMI GEÇ
DENİZATI