Kadın, güçlü olmasın ...
Kadın, mini giymesin makyaj yapmasın..
Kadın, çalışmasın ekonomik özgürlüğünü kazanmasın..
Kadın, boşanmasın çeksin..
Kadın, çok konuşmasın, fikrini söylemesin..
Kadın, çocuk yaşta evlensin..
Kadın, erkek doğursun..
Eğer kadın, tüm bunlara karşı çıkar, yapmaması gerekenleri yaparsa;
Kadın, dayak yesin..
Kadın, öldürülsün..
Hangi dinde, hangi kitapta yazıyor bu cahilce yaklaşımlar..? Hayatlarının merkezine oturttukları bu yaşam biçimi..?
En son yaşanan Pınar Gültekin cinayetinin ardından Kadın'a Şiddet ve İstanbul Sözleşmesi'nin 6284 sayılı kanunu tekrar gündeme geldi.. Her kadın cinayetinde eylem yapıyor, şiddeti yaşayan kadınlara hatırlatmalar yapıyoruz, kanunların uygulanması yönünde açıklık istiyoruz ama.. Ya giden canlar..?
Sadece Muğla'da 8 yılda 44 kadın, bir ruh hastasının kurbanı olmuş.. Endişe verici olan bu rakamın artmaması için devletin güvenlik güçleri biriminin ve adalet temsilcilerinin bu konuda hassas bir terazi gibi görevlerini yerine getirmesi gerekiyor. Şiddet mağduru olan kadının sessiz çığlığına kulak verip doğru adımlar atmaları gerekiyor. İnanıyorum ki çoğu güvenlik ve adalet temsilcisi arkadaşlar bunu titizlikle yerine getiriyorlar ancak dediğim gibi hassasiyet gerektiren bu konuda hata yapma lüksümüz yok. Ufak bir erteleme ya da yüzeysel bakış açısı, bir kadının vahşice katline sebep olabiliyor.. Ya da şiddeti uygulayan kişiye verilen hafif cezalar, salıvermeler; yasal tedbir uygulanmadığı takdirde ileride bir kadın cinayeti dosyasının daha temelini oluşturabiliyor.. Hele o kadın anaysa, yaşanacak acıları ikiye katlayabiliyor..
Psikolojik olsun, fiziksel olsun, cinsel olsun.. Şiddet gören kadınların da bu durumda kullanacakları haklar konusunda bilinçli olması gerekiyor.. 2012 yılında yürürlüğe giren ve kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla yapılan İstanbul Sözleşmesi'nin 6284 sayılı Kanunu'nun sağladığı hakları tüm kadınların bilmesi ve bilinçli olarak bu haklarına sahip çıkması gerekiyor. Bilen bilmeyen herkes için 5 maddelik bu hakları bir de ben hatırlatma gereği duyuyorum:
a) Sığınak talep etme
b) Şiddet gören ya da tehdit altında olan kadınlar geçici koruma (yakın koruma) talep edebilirler
c) Şiddete uğrayan ya da tehlikede olan kadın; şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılmasını, kendisine yaklaşmasının engellenmesini, adresinin gizlenmesini, kimlik ve ilgili diğer bilgilerin değiştirilmesini isteyebilir
d) Şiddet uygulayanın silahını polise teslim etmesi, geçici velayet ve tedbir nafakası, geçici maddi yardım, oturduğu eve aile konutu şerhi konulması talep edilebilir
e) Herhangi birinin şiddete maruz kaldığını tanık olursanız 6284 sayılı Kanun'a göre, durumu 155'i arayarak şikayet ya da ihbar edebilirsiniz
Son olarak; kadınları küçümseyen, hor gören, kadına şiddet uygulayan ya da uygulama potansiyeli olan sözde erkeklere de iki çift sözüm var: Güçlü kadınlarla dalga geçiyorsunuz ya hani.. Bunu hep bir kusur gibi empoze etmeye çalışarak o kadınların yüzüne söyleyip alay ediyorsunuz ya.. Sizin bilmediğiniz veya unuttuğunuz bir şey var yalnız.. Kadınların güçlü olması sayesinde bu topraklar üzerinde daha rahat yaşadığınız.. Kurtuluş Savaşı'nda mücadele eden kahraman Türk kadınlarını unutuyorsunuz.. Onların vatan uğruna nelerden vazgeçip ölümü göze aldığını, o GÜÇLÜ TÜRK KADINLARINI unutuyorsunuz.. Sizleri de bir kadının doğurduğunu unutuyorsunuz.. O kadınlar, TARİH BOYUNCA GÜÇLÜ OLMAKTAN GURUR DUYDU, GELECEKTE DE BAŞTA VATAN SONRA DA ÇOCUKLARI VE NAMUSLARI İÇİN GÜÇLÜ OLMAYA DEVAM EDECEKLER... O YÜZDEN TÜRK KADINI KORKUTULAMAZ, ONU, HİÇ BİR PSİKOLOJİK, FİZİKİ VEYA CİNSEL ŞİDDET YILDIRAMAZ.. TARİHTE GURURLA VAR OLDULAR, BUNDAN SONRA DA HER YERDE VAR OLACAKLAR.. Nokta.
Sevgiyle Kalın..
