TAM DA PANDEMİYE DALDIYDIK.. - Gülyüz YURDAGÜL SIRT

TAM DA PANDEMİYE DALDIYDIK..


Nisan ayından beri Covid-19 denilen arkadaşla uğraşıpduruz. Hayatımızın içine öyle bir girmiş ki ne onun çıkası var, ne de bizim çıkarasımız.. Tedbir kararlarını uygulamada sıkıntı yaşıyoruz milletçe.. Sanırım bu ufacık yaratıkla yaşamayı öğrendik ki, maske-mesafe felan vız geliyor artık bize. “Türküz biz, bize bişicik olmaz” deyip deyip kordonlarda, çarşılarda halay pozisyonunda sarmaş dolaş dolaşıpduruz. Ne yiyip içiyorsak artık, resmen kafa tutar hale geldik Covid’e.. “ O Covid buraya gelecek, işte o kadar..!” Ama ruh çağırmayla Covid çağırmanın farklı olduğunun bilincine nail olamadık bi türlü.. “Bak arkadaşım, ruh çağırırsın gelir, ilgi göstermezsen gider.. Bu kadar basit..Ruhlar gelirler, giderler .. Ama Bu cavırın dölü, geldi mi seni de alıp gider” deye deye dilimizde tüy bitti. Herkes laylaylom.. işte tam da laylaylom olduğumuz sırada bize göre herşey normal iken birden titredik.. ama kendimize geldik mi, hayır.. sadece gündemin birinci sırası değişti, o kadar.. 
Elazığ, Malatya, Bingöl, Balıkesir derken listeye Marmaris de eklenince, “ aaa, deprem diye bir şey vardı, di mii” olduk.. Tam Covid’le yaşamaya alışmıştık, şimdi yine depremle yaşamaya alışma safhasına geri döndük. Peki, onunla aynı eve çıkmaya hazır mıyız, hayır.. Covid öldürür ama deprem öldürmez, binalar öldürür.. Yıkıcı, İstanbul ve Afyon depremlerinin ardından ilgililer, vatandaşlar top yekün harekete geçmiştik hatırlarsanız. Kentsel dönüşüm projeleri, Dask’lar, bina kontrolleri, deprem çantaları, tatbikatlar, off harıl harıl çalışmaya başladıydık (başlamıştık) uzun bir süre.. Sonra, hissedilen depremlerde azalmayla birlikte bu gerçek unutuldu. Hele pandemiyle kendimizden geçtik.. hayat durdu, dünya sustu, Covid konuşup durdu.. Şimdi bu ufak canavarla baş etmeye çalışırken o unuttuğumuz deprem gerçeğini de bölgemizde üç gün önce olan Marmaris depremiyle hatırladık. Titreyince hatırlıyoruz demek ki, genlerde var.. FRT TV olarak, depremin ardından hemen kendimizi sokağa atarak vatandaşlarla röportaj yapmak istedik. Konuştuğumuz 10 kişiden 8’i, deprem anında ne yapılması gerektiğini ya da depreme karşı nasıl önlem alınması gerektiğini bilmiyordu. Bilen ancak panikle ne yapacağını bilemeyenler de vardı aralarında.. Mesela ben, bir yandan çocuğu kaptığım gibi salonun ortasına çöküp nenem gibi şehadet getirip durdum. Aklıma geldikçe gülüyorum, ağlanacak halimize.. Salonun ortası.. Bir anda bildiklerim uçup gitti hafızadan.. Bir tek şehadet kalmış aklımda, çocukken camilerde gittiğim Kur’an Kurslarına borçluyum onu da.. Demek ki hoca sağolsun, iyice yerleştirmiş beynime, nasıl yaptıysa artık, eline sağlık..!
Uzun süre önce şiddetli bir deprem yaşasaydık en az zararla atlatabilirdik, hazırlıklı olduğumuz için.. Ancak, ya şimdi öyle mi?.. Deprem çantalarındaki suları içip, yiyecekleri mideye gömdük.. çantaları da büyük ihtimal; pandemide aldığımız kiloları vermek için gittiğimiz spor salonlarına götürüp götürüp getiriyoruz. Devlet ve belediyeler; binalar, zemin, yapılaşma izinleri konusunda ne yapıyor peki şimdilerde?.. Bir yandan zamanında yapılan o eski kaçak yapılara ruhsatlar veriliyor diğer yandan kentsel dönüşüm projeleri hayata geçiriliyor.. Bir yandan yaparken diğer yandan yıkıyoruz sözün kısası.. Genç nesil, olası bir depremde nasıl önlem alınması gerektiğini biliyor mu sizce? Covid kadar depremi de hayatımızın içine sokmalıyız, hatta düzenli bir şekilde okullarda eğitimini uygulamalı olarak vermeliyiz bence.. Covid gibi depremle birlikte yaşamayı da öğrenmeliyiz.. Ancak bu sefer öğrendiklerimizi unutma lüksümüz yok gibi.. Çünkü, o ufak yaratık bize sevdiklerimizin kıymetini, sağlığımızın değerini, maneviyatın gücünü öğretti.. 
Hayatımızın geri kalanını sağlıklı ve felaketlere karşı bilinçli yaşamamız dileğiyle.. 
 

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
12Ağs

KENDİNİ BÜYÜTME..

06Ağs

TEKNOLOJİNİN TATLI BELASI..!

29Tem

SUSMA..KONUŞ..!

22Tem
16Tem
saniye sonra kapatılacak. REKLAMI GEÇ
DENİZATI