Demokrasi Öyle Bir Şeydir ki Dadından Yinmez - Hasan Telli

Demokrasi Öyle Bir Şeydir ki Dadından Yinmez


Ne zaman biraz kafa dinlemek istesem açarım bir Yeşilçam filmi kendime gelirim. Kimi zaman duygulanır, kimi zaman kahkahalarla gülerim. Hiçbir filmin sonu kederli bitmez. Hep mutlu son vardır Yeşilçam klasiklerinde. Belki de hayatta ki en önemli sermayeyi satar bize UMUT. Hep mutlu olma umudu. Kendini ve yaşadığımız sokağı, mahalleyi, şehri ve hatta ülkeyi anlamamızda bize her zaman bir kılavuz olmuştur. O filmlerde yaşanan hikayelerle günümüzü kıyaslayarak neler olduğunu sanki daha iyi irdeliyoruz. İşte bu günün Yeşilçam Klasiği 1961 yılında Aziz Nesin’in aynı adlı kitabından uyarlanılarak,  1980 yılında Kartal Tibet yönetmenliğinde başrolünü Kemal Sunal’ın oynadığı “Zübük”.

***

Kartal Tibet’in yönettiği, Aziz Nesin’in öyküsünden Atıf Yılmaz’ın senaryolaştırdığı ve Kemal Sunal’ın başrolde yer aldığı 1980 yapımı “Zübük” yakın tarihte çok partili dönem içerisinde, toplumun yaşantısı paralelinde siyasi yapılanmaya da eleştirilerde bulunan bir film. Filmi izlerken kimi zaman kahkahalarla gülüp kimi zamanda buruk bir acı yaşıyorsunuz. Zübük, çıkarları için her yolu mubah sayan, oportünist biridir. Bu uğurda kaç türlü dolandırıcılık, üç kağıtçılık, namussuzluk varsa yapan, bencil ve düzenbazın tekidir. Amaçları bu şekilde açık olan bir kişinin dikiş tutturduğu tek iş siyaset olur. Siyasi hayatı akıl almaz bir biçimde yükselişe geçer. Fakat bu yükseliş onun aslında yabancı olduğu kavramlarla dolu bir alandır. Mesela ona göre demokrasi “dadından yinmez” bir şeydir. Düzen, akıllı olanın kesesini doldurmasına yöneliktir ve bunu kullanabilenler ayakta kalır. Zübükzade’nin bu sözlerinden daha ilginci ise onu destekleyen toplum.

***

“Yapma canım bizim siyasetçilerimiz böyle değil film işte abartmışlar” demek geçiyor içimden. Siyasi partilerde başlayan kongre süreçlerinde delege seçimlerinde bile o kadar çok zübük piyasaya çıkmış ki kendi kendime ancak yutkunuyorum. Yerelde siyaset yapmak hem çok zaman hem de çok para isteyen bir şey. Her parası olan ve vakti olan siyaset yapabilirmi? Bence hayır. Siyaset yapmak için önemli olan ve hep göz ardı edilen ise fikri birikim. Siyaset yapacağınız yerin sosyal yapısından ekonomik yapısına her konusuna vakıf olmanız gerekiyor. Söz gelimi bir siyasi partide mahallenizden dele olacaksanız öncelikle mahallenizi tanımanız o mahallenin sorunlarını bilmeniz orada yaşayanların sizin sorunlara çözüm getirecek yetkililerle görüşerek sorunları ortadan kaldırabileceğinize inanması gerekli. Aksi halde siz dele olduğunuzda önünüze diretilen listeyi zarfa koyarak sandığa atmaktan başka bir işe yaramazsınız.

***

Demokratik bir yönetim amaçlayan tüm siyasi partiler kendi iç yönetim seçimlerinde demokrasiyi kılcal damarlarına kadar yaşatmalı. Peki yaşıyor mu? Delege seçimlerinde her üye kendisi çarşaf listeden mi seçim yapıyor yoksa hazırlanmış matbu listeyi zarfa koyarak sandığa mı atıyor. Genelde ikincisini daha çok görüyoruz. Birde sandık başında fotoğraf çektirip demokrasi için görevimizi yaptık yazıları ile sosyal medyada paylaşıyorlar.

***

Zübük filminde aslında toplumun bilinçsizliğine parmak basılmaktadır. Toplum siyasal düzenin ne olduğunu bilmemektedir. Tek partili düzenden çok partili düzene geçişteki tökezlemeyi yaşamaktadır. Çok partili hayatın demokratik haklarına etkisinden çok, çıkarlarına etkisi üzerinden hareket ederek tercih etmeyi seçmiştir. Bu tutum, toplum düzeninde çarpıklıkların önünü açarak normatif düzenden uzaklaşmalara sebep olmuştur. Toplum var olan mevcut kurallar çerçevesinde değil, kendi oluşturduğu kurallar ile yaşantısını düzene sokmuştur. Kurallarını kendi belirleyen toplumda her bireyin kendi çıkarına göre kuralları çekiştirmesi ise toplumsal düzensizliğin baş göstermesidir.

***

Benim en sevdiğim kısmı filmin sonuna doğru başlıyor. Film her ne kadar olumsuzluk üzerine kurulu olsa da finali ile doğru ve dürüstlük yolunda her zaman bir umut olduğunu vurgular. Kısacası klasik anlatıdaki “mutlu son” kavramı, eleştirel bir film olmasına rağmen Zübük’te kendine yer bulmaktadır. Temelinde yolsuzluk ve hile ile zirveye ulaşmış bir milletvekilinin en sonunda meclisten ihracı ile suçluların elbet cezalandırılacağı, sistem dışı olacağı görülmüştür. Bu tutum aslında izleyiciye sisteme daima güvenmesi gerektiğinin, sorunların asla çözümsüz kalmadığının vurgusudur.    

***

Aslında Zübük filmi ile izleyiciye sunulan toplumun genel tutumudur. Aziz Nesin’in topluma ayna tutmasıdır; kendini, kendine anlatmasıdır. O halde, diyebiliriz ki hepimiz birer Zübük’üz, hepimiz birer esnafız, hepimiz birer tek dişi kalmış canavarız. Belki de Zübük’ü izlerken kendimize yakın hissetmemizin sebebi budur. Zübükzade’nin de dediği gibi “Aslında hepimizde var biraz Zübüklük. Biz Zübük olmaya zorlanmışız. Zübüklerden kurtulmanın birinci çaresi önce kendi zübüklüğümüzden kurtulmaya çalışmaktır.” Gelelim kıssadan hisseye. Bu filmi izleyip günümüz Muğla’sıyla karşılaştırıp çıkarım yaparsak, “ Demokrasi Öyle Bir Şeydir ki Dadından Yinmez” demekten başka bir şey gelmiyor içimden.  

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
28Oca

Emek Bilinci

21Oca

Sihirli Bir Oy

09Oca
02Oca

Hava Isınıyor!

24Ara

Kafamı Kurcalayan Sorular

saniye sonra kapatılacak. REKLAMI GEÇ
DENİZATI